KÜRESEL KÜLTÜR
Üzerime vazife değil tabii ki, bunca ulema dururken kalkıp arapçayı tersten okumanın veya birkaç dozda kültür dersi vermenin de alemi yok! Ancak içime dert oldu bir kere…
Malumunuz işte, ilim, irfan, fen uzak bizim toplumdan, tek icraatları ise geyik muhabbeti ! Oysa elin adamları literatürümüze bir de “küresel” kavramını bodoslama soktu ki; neredeyse şükran falan duyacağım. Derisi kalın bir millet olduğumuzdan, çok geç olsa da denize don ile girmenin ve çamaşır yıkamanın, olsa olsa bir “küresel kültür” eylemi olduğunu anlayıp, duruma fit olma niyetindeyim.
Türban ile dekolte arasına sıkışan yurdum insanı, nihayet “küresel kültür” sayesinde eleştiri yağmurundan sıyrılıp, şizofreniye, kişilik bölünmesine kendisini kaptırmaktan kurtarmış oldu. Karpuz kabuğu denize düşünce, soluğu sahillerde diğer kültürlerle kucaklaşıp kaynaşmakta buldu. Avuç kadar mayosu ile 50 derece güneşin ve kumun üstünde malak niyetine yatıp, ıstakoz gibi kızaranların ötesinde çarşafıyla, süt beyaz donuyla haşema-huşeması ile güneşin bağrında yatanları görmek ne güneş çarpması ne de halüsinaysondur artık. Küresel kültür böyle bir şey işte…Ya da kültürlerin sıcak kucaklaşması filan!
Hayır yani anlamadığım durum; yüzlerce bikinilinin arasında, tepeden tırnağa kara çarşafa bürünüp, denizde debelenmenin anlamı ve mesajı nedir ki? Acaba diyorum; denizde çamaşır yıkamanın ötesinde bir tür pornografik fantezi gösterisi mi bu? Yoksa keşfedilmeye muktedir, halihazırda bekleyen fakat gözardı edilen, üstüne basılıp geçilen, işlenmeyi bekleyen değerli hazine olma durumu mudur? Ya da “çarşaflıyım ama modernizmin en ucuyum” psikozunun genel durumu olarak, kendini onaylatma sendromu mudur? Veya ne bileyim işte “benim kültürüm kült olmuştur, senin kültürünü evire çevire döver” şiddetine maruz diktatörlük özentisi midir? Diyorum ki; belki de bilmediğimizi sandıkları “ben senin bildiğin kızlardan değilim” klişesine uyum göstermek adına boşa sallayıp, sonra da altına dolgu yapma gayreti de olabilir.
Bu duruma çok kültürlülük, popüler kültür ya da kültür mantar demek mi doğru olur? Şayet durum böyle açıklanabiliyorsa haklı olarak soruyorum; diğer zerzevatların kültür düzeyi ne durumdadır acaba? Varsa bir bilen, bulsun bir meydan kürsüsü de bas bas bağırsın, sonuçta bendeki de beyin yani meydan saati değil ki ! Bağırsın da aydınlatsın bu cahil kulunu.. Eh sonradan anlamak nasip oldu ki, bunların metabolizması dahi bir tuhaf işliyormuş. Ben cumhurbaşkanlığı seçimiyle yatıp kalkarken, onların geleceği alınlarını dayadığı yerde yatıyormuş meğer.
Kimin uyuzunu kaşırsa kaşısın, bilim adamlarına inat, “küresel kültür” kavramını da literatürümüze sokmuş oluyorum. Bu engin ve çoook derin bilgilerde ademoğullarına bir nevi erken teşhis hizmetidir, üstelik ücretsiz !
Veysel Boğatepe
Üzerime vazife değil tabii ki, bunca ulema dururken kalkıp arapçayı tersten okumanın veya birkaç dozda kültür dersi vermenin de alemi yok! Ancak içime dert oldu bir kere…
Malumunuz işte, ilim, irfan, fen uzak bizim toplumdan, tek icraatları ise geyik muhabbeti ! Oysa elin adamları literatürümüze bir de “küresel” kavramını bodoslama soktu ki; neredeyse şükran falan duyacağım. Derisi kalın bir millet olduğumuzdan, çok geç olsa da denize don ile girmenin ve çamaşır yıkamanın, olsa olsa bir “küresel kültür” eylemi olduğunu anlayıp, duruma fit olma niyetindeyim.
Türban ile dekolte arasına sıkışan yurdum insanı, nihayet “küresel kültür” sayesinde eleştiri yağmurundan sıyrılıp, şizofreniye, kişilik bölünmesine kendisini kaptırmaktan kurtarmış oldu. Karpuz kabuğu denize düşünce, soluğu sahillerde diğer kültürlerle kucaklaşıp kaynaşmakta buldu. Avuç kadar mayosu ile 50 derece güneşin ve kumun üstünde malak niyetine yatıp, ıstakoz gibi kızaranların ötesinde çarşafıyla, süt beyaz donuyla haşema-huşeması ile güneşin bağrında yatanları görmek ne güneş çarpması ne de halüsinaysondur artık. Küresel kültür böyle bir şey işte…Ya da kültürlerin sıcak kucaklaşması filan!
Hayır yani anlamadığım durum; yüzlerce bikinilinin arasında, tepeden tırnağa kara çarşafa bürünüp, denizde debelenmenin anlamı ve mesajı nedir ki? Acaba diyorum; denizde çamaşır yıkamanın ötesinde bir tür pornografik fantezi gösterisi mi bu? Yoksa keşfedilmeye muktedir, halihazırda bekleyen fakat gözardı edilen, üstüne basılıp geçilen, işlenmeyi bekleyen değerli hazine olma durumu mudur? Ya da “çarşaflıyım ama modernizmin en ucuyum” psikozunun genel durumu olarak, kendini onaylatma sendromu mudur? Veya ne bileyim işte “benim kültürüm kült olmuştur, senin kültürünü evire çevire döver” şiddetine maruz diktatörlük özentisi midir? Diyorum ki; belki de bilmediğimizi sandıkları “ben senin bildiğin kızlardan değilim” klişesine uyum göstermek adına boşa sallayıp, sonra da altına dolgu yapma gayreti de olabilir.
Bu duruma çok kültürlülük, popüler kültür ya da kültür mantar demek mi doğru olur? Şayet durum böyle açıklanabiliyorsa haklı olarak soruyorum; diğer zerzevatların kültür düzeyi ne durumdadır acaba? Varsa bir bilen, bulsun bir meydan kürsüsü de bas bas bağırsın, sonuçta bendeki de beyin yani meydan saati değil ki ! Bağırsın da aydınlatsın bu cahil kulunu.. Eh sonradan anlamak nasip oldu ki, bunların metabolizması dahi bir tuhaf işliyormuş. Ben cumhurbaşkanlığı seçimiyle yatıp kalkarken, onların geleceği alınlarını dayadığı yerde yatıyormuş meğer.
Kimin uyuzunu kaşırsa kaşısın, bilim adamlarına inat, “küresel kültür” kavramını da literatürümüze sokmuş oluyorum. Bu engin ve çoook derin bilgilerde ademoğullarına bir nevi erken teşhis hizmetidir, üstelik ücretsiz !
Veysel Boğatepe
Yorumlar