KRALIN İZNİYLE ZİNA: F.U.C.K!
Ahlak,
iyi bir yaşamın temelini teşkil eden inançlar bütünü olarak da görülebilir
fakat insanlık tarihinde dinlerin yaşama dair görüş ve düzenlemeleri dini emir
veya prensipler ile karıştırılmıştır. Yanlış ve doğrular hakkındaki bu tip
kavram ve inançlar çoğunlukla bir kültür veya grup tarafından genelleştirilir
hatta kanunlaştırılabilir. Kanunu koyanlar, gücü elinde bulunduranlar toplumun
davranışlarını kendi namus ve ahlak anlayışlarını temel alarak şekillendirir ve
düzenlenmeye çalışırlar. Bu durumlarda, uygulamayı kabullenen bireyler ahlaklı olarak
tanımlanırken, uygulamayı reddeden veya davranışlarında barındıramayan bireyler
toplumsal anlamda dejenere veya ahlaksız olarak
tanımlanır.
Bugün öğrenci evleri ve yurtları üzerinden
erkek-kadın cinsiyeti ayrımına odaklı genel ahlak tartışmasının başlatılmış
olması, kendini muhafazakar olarak tanımlayan gücün toplumu kendi anlayışına
göre dizayn etme arzusundan kaynaklanmaktadır. Dün, "perdesiz ev
genelevdir" diyen, kadını kuluçka makinası veya üreme aygıtı zanneden
zihniyetin bugün toplumu "potansiyel ahlaksız" görmesi, kendi zihin
yapısı ve görüşlerinin yanı sıra inanç ve değer sistemlerini
“muhafazakarlık" perdesiyle gizleme çabasındandır.
Küfür
ve muhafazakarlık
Tayyip Erdoğan’nın öğrenci
yurtlarına ilişkin “Öğrenci evlerinde karmakarışık her şey oluyor. Muhafazakâr
parti olarak buna müdahil olmak durumundayız" beyanatı ve ardından “o
evlerde neler oluyor, biliyoruz” şeklinde imalı ifadesinden sonra polisin
öğrenci evlerine baskın yapmasından o evlerde ahlaksız şeyler olduğunu
öğreniyoruz. Muhafazakar anlayışa göre ahlaksız bir durum söz konusudur ve
müdahale ederek toplumun ahlakının muhafaza edilmesi gerekmektedir. Ancak
ortada ciddi bir paradoks sırıtmaktadır.
Adana valisi Hüseyin Avni Coş’un kendisini
protesto eden vatandaşa “gavat” diyerek küfür etmesini nedense ahlaksızlık
olarak görmemekte ve “valimizi kimseye yedirtmem” diyerek toplumu yamyam yerine
koyarken, Türkçe karşılığı kadın pazarlayan anlamına gelen “gavat”ı koruma
altına alabilmektedir. İki farklı cinsiyetin açık alanlarda el ele tutuşması ve
bireyin mahremiyeti sayılan aynı konutu paylaşması, ahlak dışı sayılarak
polisler tarafından baskınlar düzenlenmesinin ana nedeni birey veya toplumu ahlaki değerler üzerinden itaatkar,
teslimiyetçi olmaya zorlamaktır.
VIII. Henry’nin “f.u.c.k” yasası

Bugün kızlı-erkekli aynı evi paylaşanlara
baskınların düzenlenmesi, Kral Henry örneği ile paralellik taşımaktadır. Şöyle
ki; Kral Henry’nin izniyle iki farklı cinsiyet bugün dahi mümkün olmayan tutukevlerinde
bir araya gelebilmiştir. Demek ki; özel konut veya yurtlarda kadın ile erkeğin
bir araya gelebilmesi için gücü elinde toplayanlardan izin alması gerekiyor.
Aksi halde ya “fuck yasasını” benimsemek zorundadır ya da ahlaksız olarak
yaftalanacaktır.
Veysel Boğatepe
14 Kasım 2013
Yorumlar